30 Ocak 2000 Pazar

tel

dondurucu soğuk
üşüyor rüzgâr bile
buzdan sarkıt
düşüşünü ummada
suskun adımlar sık
tedirgin ama
yürek
büyüyüp küçülerek
der ki
bir yel esse sıcacık
yazdan kalan
el ele değse
göz gözü görse
dinlesem seni sözsüz
uzunca bir an
ne çok gün bitti yaşanan
hergün yorgun akşam
sabah taze
daha çok var o hazza
iyi ki Bell doğmuş
telin iki ucundayız
hiç olmazsa

sivas, otuz ocak iki bin

© Emin Akçaoğlu

15 Ocak 2000 Cumartesi

yem

suya yakın uçan
pervane böceği
suyun üzerindeki sineği
kapamadan kapıldı
bu bir kurbağa tarafından
yapıldı

sivas, on beş ocak iki bin

© Emin Akçaoğlu

8 Ocak 2000 Cumartesi

şifre

soğuk
kar
kesintisiz
bulutlar
güneş
hapsolmuş
soluk
kuru
çatlak
dudaklar
adımlar
dar
sessizce
zincire
vurulmuş
her
hece
donuk
bir
bakış
boğulmuş
yakarış
ve
ayrı
kara
kış
senden
uzak
ölümsüz
aşk
zincire
vurulmuş
her
hece
söz
yetersiz
suskunluk
bilge

sivas, sekiz ocak iki bin

© Emin Akçaoğlu